>>> Che Şiirleri ( Turkish )

Fidel’e Şarkı



Haydi gidelim,ateşli peygamberi şafağın rüzgara bakan gizli patikalardan o âşık olduğun yeşil vatanı kurtarmaya.
Haydi gidelim,savaşmaya bütün hatalarla alnımızda isyan yıldızlarıyla zafere ya da ölüme ant içerek.
İlk silah duyulduğunda ve toprak uyandığın da uykudan sıçrayan bir kız gibiorada yanınızda olacağız, sessiz savaşçılar orada olacağız.
Saçıldığında sesin dört bir yana toprak reformu, adalet, ekmek ve özgürlük orada olacağız haykırmak için senin sözleriniorada olacağız.
Yaraladığı gün, bizim kurtuluş emelimiz vahşi canavarı kendi yuvasında orada olacağız gururlu yüreklerimizle orada olacağız.
Sanma ki bizi korkudan titretebilirler,hediye ve süslerle kuşanarak. istediğimiz bir tüfek, mermiler ve bir fişekbaşka bir şey değil.
Ve eğer engellerse bizi silahları,gözyaşlarını istediğimiz gibi yalnızca KübalılarınTarihin akıntısıyla sürüklenen gerillalar için örtüler isterizBaşka bir şey değil



Tomas’la Vedalaşma



Sanadır, abluka altında arkadaşım.
Işıklı sularına ak dağların batık bir gemi düşünün seni bağlı tuttuğu yere yol alır ayrılık şarkım. Gözlerimi açtım bugün Kanatlanma isteği ile yelkenlerimdehaberleşme mumları tutuyorumaldırışsız pusulanın gösterdiğizaman limanına yol alırken gemi.
Rüzgâra bırakıyorum dilimi sözcüklerini sıkı tutmak,yeni acılarını azaltmak içinyaşadığın şaşkınlıkları bölüşmeye.
Yastığını yeşertenbahar da yitip gitti.Gidişimi söylemiyorumgitmeyen gemin için diyorum.
Anlıyorum seni Kanadı kırık kırlangıç,Kastilya çeşmesine götürmek isterdimdirenebileceğin güçle giydirmek.
Sorunları çözmeye çabalayan bir doktor olsam bileonları değiştiremiyor, ancak anlayabiliyorum.Ama gizemli bir çözümüm var.Bolivya’da bir madende,Şili’de, Peru ve Meksika’daveya yıkılmış Sonora İmparatorluğu’nda,Afrika Brezilya’sının siyahi bir limanında veyaher yerde bir kelime öğrendiğimi sanıyorum belki de.
Buna çok kolay çare,ilgilenme çevresiyle saldır tepeye.Genç ellerlinle tut yaşlı kayayı günden güne ufak dalgalar şeklindeYasla nabzını kıpırdanan kızıl mercana.
Bir gün, hatıram ufuğun ötesindebir yelkenli olsam dave anıların hafızamda demirleyen bir gemi olsa da.
Neşeyle geleceğe yol alanufuktaki kızıl yoldaşlara baktığımdaheyecanla haykırmaya başlayacak kuşluk vakti.O dehşetengiz ve beyaz serinkanlı kötülerŞaşkın bir gece gibi arkası ardın dönecekler.
İşte o an, dört duvarın arasındayorgun şair,şarkıcısı olacaksın kainatınve sen kara bahtlı, ince ruhlu, dertli şair güçlü şairi olacaksın halkın.


Veda Şarkısı


1. Veda şarkımı bırakıyorum sana kayalıklarda kalmış yelkenli
2.Kayalar dünyasında değişken köklerimin altındatohumlanan ölüm kanımda uzaklarda…Issızlık, duvarlarda açan özlem çiçeği ıssızlık, yeryüzünde kendimi vermiş faniliğim
3.Heybemde yüreğinin tadınıomuzlamak istemiştim, havada çizilmiş kesin eğrilerde kaldı, yalanlar gibi yiğitliğini umudumun.
Bir gezgin yalnızlığıyla gidiyorumuzun yollar gibi anılarından.Havadaki kesin eğrilerle bana döndükaderine bir işaret koyan pusula.
Bütün işlerim bittiğinde,bakışlarında canlanmaya gelirim. Geleceğimi kaderine yol yaparak gülümseyen bir parça olmak için.
Birbirine eklenen zincir halkalarına benzer anılarından elvedalarla gidişim uzun yollar gibi zamanın akışında.
4.Dimdik düşmüşken yola,yorulmuş bir anı gibi geçmişi olmadan izlemekten beni,ve unutulmuş yol köşesinde bir ağaçta.
İçimde o gezginin acısıyla devam edeceğim yolayol kenarındaki taşlarda parçalanıp ölünceye dek gülümseyerek gideceğim anılarından uzaklara.
Matadorun pelerinindeki büyülü güçbana dönüp bakmaktaydı.alıkoydu beni çıkarlarım için kaygı duymaktan ve çizgim kaybettikçe, eğri halini aldı.
Beni isteksizce davet etmenigörmemek için bakamıyordum sanamutluluğumun pembeye boyalı matadoru.
alacakaranlıkta bir çana benzer dümdüz yayılan çayırım (kıtam) tatlı ve silinmez sevecen elleriyle deniz seslenirken bana
5. Kara bir mikroskopu gösteren bilim,bir sicil memuresi karşısındaki kuruntulu bir doktoru andırırSanat… diye ortaya çıkan her şeybir Leica’nın verimsiz mekaniğidir.Acılar ve kaygılarla içinde bir yerli (ve tabii özlemleyitenin dönüşüne arzu duyan gönlünde),coca, alkol ve açlığın ahmakça gülümsemesi.
Ü ç kuruşa satılan cinsellik-Amerika’da kelepir-boş çarşaflarda önemsenmez bir anıbıraktın beni Guetamalabağrımda derin bir yaraylave kahreden bir hıçkırığın gizemli duygusuduremmek ya da emzirmek için acılarınıbir kadını bulmakuyanan insanların çığlığıdır kederleri tek tek birleştiren o bağ.
6.İşte bugün titreyen ellerimleprizmamı meçhul bir kayıta koyuyorum .
Ağacın olgunluğuna zarar vermedentoplanmış meyvenin garip tadıyla.Çağırışını anlayamıyorum bazenyaşlı, tuhaf kanatlanmış kulemden, amma günler var kimi cinselliğin uyandığını duyuyorbir öpücük kadar dinlenmeye gidiyorum kadınıma böylece beni dost diye çağırmayanınhiçbir zaman ruhunu öpemeyeceğimi anlıyorum.
Biliyorum ki ak pak değerlerin kokusudurbeynimi verimli kanatlarla dolduracak
Hayata geçmesi imkansızfikirler taşımak gibi zevkleri bırakmalıyım, biliyorum.
Biliyorum ki ölesiye savaşacağımız günhalk çocukları omuz verecek banahalkın uğruna savaştığı amacın zaferinieğer göremezsem bu fikri en uzak geleceğe taşımak içinverdiğim mücadeledendireski kabuğun tüylerini yolarkendoğan umut kadar kesin biliyorum bunları.





Öleceksin Yaşlı Maria


Öleceksin yaşlı Mariadoğruları söylemem lazım sana,acılarla dizili bir tespih gibi hayatınbir seveni, sağlığı yada parası olmayanyalnız açlık olan paylaşılacakbeklentilerini konuşacaktım seninleüç ayrı beklentinikızının durumunu bile bilmeden.
Bir çocuğunkine benzeyen erkek elleriniavuçlarına koy, sarı sabunla cilalanmış olan avuçlarınauysal doktor ellerimin sıkılganlığında ovsaf parmaklarının sert nasırlarını.
Proleter büyükanneni dinlerken,inan gelen adama,hiçbir zaman göremeyeceğin geleceğeya da ömrün boyunca boş yere dua ettiğin amansız tanrıyaölümden talep etme merhametli olmasınıkaranlık iltifatların boylanması içingökler sağır ve karanlıklar sunar sana
her fırsatı sunacağım sana alacağın Kızıl intikam içinsahiplendiğimiz ideallerin sonsuz doğruluğutorunlarınca yaşanacakhuzurla öl yaşlı savaşçı.
Öleceksin yaşlı Mariasana yapılan otuz kefen tasarımıgülümseyecek seni yolcu ederkengideceğin zaman uzaklara.
Öleceksin yaşlı Mariasuskun kalacak odanın duvarlarıastımla kolkola gelince gelince ölümve boğazına dizilince sevdaları.
Bronzdan yapılan şu üç şefkat(tek kaynak geceni aydınlatan) açlığa bürünmüş üç torunyığılı parmaklarının arasındaher zaman sıcak bir gülümseme buldukları yerdehepsi bu kadar yaşlı Maria.
Doğruları söylemem lazım sana,acılarla dizili bir tespih gibi hayatınbir seveni, sıhhati yada parası olmayanyalnız açlık olan paylaşılacakmutsuzdu hayatın yaşlı Maria.
Daimi istirahatın fermanını gelipbuladığında göz bebeklerini acıylasonsuz kölelikteki ellerinson saf okşayışı kavradığı vakitonları düşünüp… ağlayacaksın.
Yaşlı zavallı Maria-hayır sakın yapma!ömrün boyunca o uyuşuk tanrıya yalvarmabağlama umutlarını ona ya da ölürken merhamet dilemehayatın vahşi bir açlıkğa bünümüştüsonunda astımla örtündü.
Ama sana haykırmak isterimalçak fakat cesur sesiyle umutlarımınkızıl ve kudretli olanıyla intikamlarınideallerimin doğruluğuylayemin ederim sana.
Bir çocuğunkine benzeyen erkek elleriniavuçlarına koy, sarı sabunla cilalanmış olan avuçlarınauysal doktor ellerimin sıkılganlığında ovsaf parmaklarının sert nasırlarını.
Huzur içinde yat yaşlı Mariahuzur içinde yat yaşlı savaşçıtorunların yaşayacak safağıYEMİN EDERİM Kİ…

Hiç yorum yok: